29 Ocak 2014 Çarşamba

        EVİM OL, BENİM OL..

Ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm
Sende buldum erişilmez hazları
Yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan
Duyguların en ölmezini sende duydum
Susuzluğum dudaklarında dindi
Yalnızlığım ellerinde
Çoğu gün unuttum açlığımı
Sende doydum…
İlk defa seninle bütünlendim, anlıyor musun
Anladım yaşadığımı her nefes alışta
Seninle geçtim bütün zamanlardan
Seninle var oldum
Eridim seninle bir sonsuz çalkanışta.
Her günüm seninle geçsin
O güneşe en yakın
Kimsenin varamayacağı bir dağ başında
Uçsuz bucaksız uzak denizlerde
İnsan ayağı değmemiş ormanlarda
Uzaklarda, en uzaklarda
O gemilerin uğramadığı limanlarda
Işığım ol, alınyazım ol benim
Vatanım ol, evim ol
Yeter ki bir ömür boyu benim ol
Her günüm seninle geçsin.

24 Ocak 2014 Cuma

                                                           BİR TEK BEN KALACAĞIM
 Herkes güzel yüzüne aşık olacak güzel adam. Herkes gözlerinin berrak rengini sevecek senin. parfümüne bayılacaklar ama ter kokan tişörtünü koklamak tiksindirici gelecek onlara, senin kokunu benim kadar sevmeyecekler. En sevdiğin şarkıları dinleyip, en sevdiğin tarz kıyafetleri giyecekler ama en sevdiğin yemeği öğrenmeye çalışmayacaklar. O yemeği yapmak için saatlerce uğraşmayacaklar. Hadi yaptılar diyelim, senin tadıp, ''2-3 defa yapınca tamamsın'' dersen bozulup tavır yapacaklar. Eğer gerçekten beğenmediysen, vazgeçecekler sana  yemek yapmaktan.. Onlar, annene aşık olduğun için aşık olmayacaklar sana. Karşına çıkacak o kadınlar, en romantik anı saçma sapan bir espiri yapıp güldürmiycekler seni. O kadınlar, senin şımardığını görmeyecekler hiç, hep kendi egolarıyla meşgul olacaklar. Gözlerine bakmadığında çenen den tutup çevirecekler yüzünü, öpmek isteyecekler. Yatağına girmek için olmadık şeyler yapacaklar. Kırmızı kelimeler duymak için yanında olacaklar. Masumiyet, utanç kaynağı olacak onlar için. Sen bıkıp ayrıldığında, başka birini bulacaklar hemen. Kimse senin için yaratıldığını düşünmeyecek. Çünkü, sen hep bana ait kalacaksın. Çünkü, sana her şeyinle aşık, bir tek ben kalacağım...

20 Ocak 2014 Pazartesi

                                ŞÜKÜRLER OLSUN


  • Bir sahil kasabasına çeksek arabamızı. Şansımız yaver gitse, tahta bir ev bulsak ilk uğradığımız yerde. Etraf sakin olsa, sanki ıssız adaya düşmüşüz gibi. Kapısının önündeki amcaya. ‘10 günlüğüne kiralıyoruz’ desen ve sesinin yankısı iliklerimde hissedilse. Ne huzur ama. 10 gün sen,ben,bi sahil,biraz müzik,biraz şarap. Nefes alsam derin derin. ‘Meğer ne çok ihtiyacım varmış buna’ desem. Telefonumu alsam elime. ‘Üff, bizimkiler kavga etmiş yine’ diye söylensem. ‘Düzeltmek lazım aralarını’ Telefonu yavaşça alsan elimden. Sanki o anı bozmaktan korkar gibi bir sessizlikle fısıldasan, ‘10 gün boyunca sadece biz varız, duydun mu?’ Gözlerimi elindeki telefonumdan ayırıp gözlerinin içine baksam; ‘Sadece biz’ diye yinelesen. Belimi sımsıkı sarıp kendine çeksen. Sahiplenir gibi. ‘Senin dudaklarına böyle yakınken başka bir şey düşünemem zaten, kuşkun olmasın’ desem gülümseyerek. Yüzündeki ifadeyi hiç bozmadan kucaklayıp yukarı çıkarsan beni. Çok ciddi bir iş yapıyormuşçasına. O aşina olduğum ciddiyetin sevimlilğine kapılsam yine. Sıksam yanaklarını. Yine de gülmesen sen. Bu ifadeni ne çok sevdiğimi bilsen. Gıcırdayan tahta parkeli bu evi bizimmiş gibi benimsesek. O yatakta bizimmiş gibi uyusan. Yolun yorgunluğundan uyuyakalmandaki o masumluğu sevsem. Sonra göğsündeki ‘benim yerim’ dediğim o çukura soksam başımı. Kokun. Her şeyi unuttursa bi anda.. Benim olduğunu bir kez daha iliklerimde hissetsem. Ve ‘Seninim’ desem usulca. Uyusan bile duymuşsun gibi mutlu olsam. Gözlerimi kapatıp derin bi nefes alsam ‘Şükürler olsun’ desem minnetle. ‘Şükürler olsun..


''Bir İnsanı Unutmak;
Hiç Bir insani unutmak, bir insandan vazgeçmek, bir insani hayatından sonsuza kadar çıkartmak zorunda kaldın mı hiç?
Hani ölmüş gibi, hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi,her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi.
Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek, ama ölmüş gibi ulaşılmaz olması artık o insanın sana, ne kadar katlanılmaz bir
gerçek değil mi sen hala bu kadar sevgili iken?
Özlemek, bu kadar özlemek, etini kemiğini yakarcasına özlemek. Çok kötü değil mi?
Bu kadar özleyip onu görememek, ona dokunamamak, onu işitememek, artık sonunun “Pi” hali değil mi?
Biliyorsun değil mi? Ne kadar umutsuz bir arayıştır o, kalabalık caddede geçen binlerce yüze bakmak belki bir kez daha görebilmek için o yüzü, belki biraz önce geçti bu kaldırımdan diye düşünmek, belki su an arkamda yürüyen insanların içinde bir yerde demek, belki su an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yaşamak ne zordur değil mi?
Ne kadar eritir insanı fark etmeden. Sende biliyorsun değil mi bunları.
Bir sinema koltuğunda sende iki kişi gibi oturdun mu hiç? Hiç iki kişi gibi zevk aldın mı bir konserden yalnız başına. Güzel bir cafe keşfettiğinde, güzel bir film seyrettiğinde, güzel bir şarkı dinlediğinde güzellikleri oranında eksik kaldıklarını hissettin mi paylaşamadığın için onunla.
Bir barın kalabalığında hiç yarım vücudunla sallandın mı ortada? Hiç iki kişilik beyninle yarım insan olabildin mi?
Baktığında aynana sadece yüzünün bir yarısını gördüğün oldu mu hiç?
Sana hayatındaki en büyük yoksunluğu yaşatandan nefret edemediğin zamanlar oldu mu hiç?
Gözünün içine baka baka kolunu bacağını kesen bir insanın yüzüne sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildiğin zamanlar oldu mu hiç?
Hayatta inandığın bütün değerlerini altüst eden birisine aşk şiirleri yazabildin mi?
Onu içinde korumanın seni yok etmek olduğu zamanlara feda oldun mu hiç?
İçinde ağlayan çocuğa umut şarkıları söyleyemediğin, özlemini, susuzluğunu, açlığını gideremediğin zamanlar oldu mu hiç?
Kanayan yarasını gördüğün ama merhem olamadığın zamanlar. Gücünün, hani o tanrısal gücünün bir çocuğun ağlamasını
susturamayacak kadar olduğunu gördüğün zamanlar oldu mu hiç?
Hiiiiiiiç…. Hiiç… hiç… bir hiç..''